Bugün Benim Doğum Günüm... KUTLAMA PARTİM
“Aborjinler, neden diğer insanların doğum günü partilerini kutladıklarını bir türlü anlayamamışlardır. Onlara göre yaşlanmayı sağlamak için bir gayret göstermeye gerek yoktur ve kendiliğinden olur. Onlar, daha mükemmel olmayı kutlarlar. Eğer geçen yıla göre daha iyi, daha bilge olunmuşsa, bu kutlanacak bir şeydir. Ve bunu ancak sen bilirsin ve kutlama partisinin ne zaman olacağını kendin söylersin! (Bir çift yürek/Marlo Morgan)”
Yılların ne kadar hızlı geçtiğini bir biri ardına geride bıraktığımız doğum günlerimizde bir kez daha hatırlıyoruz. Eskiden bir yaş büyüdüm diye mutlulukla atlarken bir bir... şimdi bir yaş daha yaşlandığımı düşünmeye başladım. Fakat aborjinler gibi bir kutlamayı da her yıl hakkettiğimi düşünüyorum. Bu kutlamaların tarihi neden doğduğum gün yani bugün olmasın... Evet bugün benim için kutlama partisi verebileceğim bir gün... Elinde bir gül ile sabahın ilk ışıklarının olduğu bir saatte eve gelen eşim “İyi ki doğdun” dediğinde uykudan gözlerimi aralamaya çalışırken onunla evliliğimde ikinci, birlikte altıncı doğum gününe giriyor olmak mutlu etti beni, mutlulukla gülümseyerek teşekkür ettim. Akşam benim için çok değerli yiğenlerimden almıştın ilk doğum günü hediyemi. Üstümde onların bana aldığı puanlı gömlek yakalı kahverengi buluzun ayrı bir önemi var. Doğum günümün en güzel hediyesi ise sabah yine her zamanki gibi ben işe gitmek üzere hazırlanırken minicik gözlerini iri iri açarak gülümsedi bana... Bu yılın en güzel hediyesi de bence bebeğim.. Her yıl onun büyümesini izlerken yaşlarların birer birer gitmesi üzmeyecek beni... Ve bir gün bakacağım ki minik Gürbey’im büyümüş, koca bir delikanlı olmuş belki o zaman fark ederim yaşlandığımı belki de yaşlanmak umurumda olmaz yine kutlarım doğum günümde Kutlama partimi...
“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var; Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğin şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana... (Ataol Behramoğlu)”
Ben bir değişiklik yaparak hayatımda ilk kez kendi kendime doğumgünümü kutlamaya karar verdim. Bugün benim doğumgünüm yeni bir yaşa girmek değil de bu yaşıma kadar yaşadıklarıma yönelik yaptığım değerlendirmeler bugünü kutlamaya değer kılıyor. Önümüzdeki yıl doğumgünümde nasıl olacak nerede olacağım, kafamda ne hayaller olacak diye şimdiden merak etmeye başladım.
Geçmiş yıl bir bebeğin dünyaya gelmesini bekliyordum; bu yıl doğum günümde o bebeği kucaklıyorum. İnsanın kendini merak etmesi, kendi geleceğini bilememesi ve kendi ile ilgili beklentilerinin olması güzel bence. Yakında dernek başkanlığı görevimi de devredeceğim. Aileme daha fazla zaman ayıracağım. Bir şeyi bitirirken yeni bir şeyi programlamak gerek, hayatta hep bir beklentinin olması, sevildiğini bildiğiniz bir aileye sahip olduğunuzu, seven dostlarının olduğunu bilmeniz yaşam enerjinizi yükselten en önemli şeyler.
“Dostları olmalı insanın, hayatı ezbere okuyabilen, seni bir cambaz ipinde güvende tutabilen, gerektiğinde senin için ateşi tutabilen, yoluna ışık tutan, sana soğuk bir kış günü üzerindeki tek gömleğini verebilen bu duyguları sıcak bir şekilde sana yaşatacak bir arkadaş buldun mu asla kaybetme” Çok şükür böyle insanların çevremde olduğunu biliyor onun güvenini içimde hissediyorum.
İsteyince vakit geçirebileceğin hobilerin, gönlünü verdiğin çalışmaların olması da yine enerjinize enerji katan sebepler. En büyük servetim siz sevenlerimsiniz. Yaşamayı sevin, yaşlanmaktan da korkmayın. Her yaşın bir güzelliği vardır. 20’sinde farklı bir bendi, 30’unda yine farklı bir benim, 40’lı yaşlarımda nasıl olacağımı bilmiyorum ama merakta ediyorum.
Çok sevdiğim bir şiirle hoşça kal diyorum sizlere, Nazım Hikmet’in 1947 yılında yazdığı bu güzel şiir benim arada okumaktan keyif aldığım bir şiirdir. Eminim sizlerde biliyor belki de benim gibi seviyorsunuzdur. Bunu kendime doğum günü hediyesi olarak sunuyorumJ
YAŞAMAYA DAİR
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi mesela, yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbirşey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derece, öylesine ki!
Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin,
Beyaz gömleğinle bir laboratuarda
İnsanlar için ölebileceksin,
Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
Hem de en güzel en gerçek şeyin
Yaşamak olduğunu bildiğin halde,
Yani,
öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile,
mesela zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yanı ağır bastığından.
Saygılarımla,
Selma GÜRBEY TAŞDELEN
17.10.2007 |