Düşler Akademisi II
“Sanat-çı engel tanımaz..!”
Vokal-Ritm-Dans-Film-Video-Fotoğraf-DJ-Enstrüman-Resim ve Tasarım Atölyeleri
* * *
Gece çiselemiş yağmurun izleri hala sabahın aydınlığında parlıyordu. Güneş bulutlarla kovalamaca oynar misali bir görünüyor bir saklanıyor, adeta bulutla inatlaşıyordu. Hava güzelleşmek için çabalarken bende evde gideceğim etkinliğin hazırlığındaydım. Günlerden Cumartesi (15.11.2008) Dilek Sabancı Parkın da Düşler Akademisinin açılışı yapılacaktı, anneciğim sabah yürüyüşünde, eşim işte, oğluşumda uykusundan uyanmamıştı fakat biliyorum ki her an uyanabilir. Uyanınca oğluşum benim onunla ilgilenmem gerekecek ve bu durumda kendimle ilgilenecek vaktimde kalmayacaktı. Biraz hızlı olmaya çalışıyordum. Üstümü daha yeni giymiştim ki(!) oğluşumun “anne.. anne...” diyen sesini duydum. Mızırdanmaya başlamıştı. Ağlamak üzere olan sesi ile çağırıyordu “anne...anneee..” Bu ses dünyanın en güzel sesi öyle tatlı söylüyor ki(!) anne, baba olmanın en güzel yanı insanın bebişi tarafından anne... baba... diye seslenişini duymak.
Bebişimin pijamalarını çıkartıp,elbiselerini giydirdim ve ardından ayakkabılarını. “Du...du...” bu su istediği anlamına geliyor. Hâlâ biberondan içiyoruz suyumuzu. Suyunu verdim biberonla. “Mama ...” şimdi sırada yiyecek birşeyler. Yumurtası haşlansın diye cezveye koyup ocağa pişirmeye bıraktım. Eline de ekmek parçalayıp verdim. O bununla oyalanırken ben diğer işlerimi yapmak üzere odama döndüm. O da peşimden tabii... Çizgi film açtım. Yatağıma hemen yanıma benim tekerlekli sandalyemi kendine merdiven yaparak çıkıp geldi. Oturdu yanıma bir yandan ekmeğini yiyor, bir yandan televizyona bakıyordu ve içinden gelmiş olacak ki yanağıma bir buse kondurdu. Oh!.. işte şimdi sabahın en güzel anı.. Kucakladım bende buselerini yanaklarına,gıdısına kondurdum. Gülümsedik birbirimize. Ben bu arada makyajımı yapmaya başladım o da göz ucuyla bir televizyona bir bana bakıp durdu. Anneciğimde anahtarla kapıyı açışını duyduk, dışarıdan dönmüştü, içeri girdi. Hızlıca bana kahvaltımı hazırladı. Anneciğimin hazırladığı kahvaltıdan hızlıca birşeyler atıştırdım, etkinliğe geç kalmak istemiyordum.
Annem ve oğluşum birlikte beni yolcu ettiler. Annem benim otomobilime binmeme yardım ederken kaldırımda bekleyen oğluşum kaldırımın üstünde koşarak hızlıca uzaklaşmaya başladı. Annem de tabi onun peşinden yakalamak için koşmaya başladı...bu yaşta anneannesini de peşinden koşturuyor kerata. Ben otomobilim ile uzaklaşırken annemin oğluşumu yakaladığını gördüm yanlarından geçerken kokulu öpücük attık birbirimize...
* * *
Dilek Sabancı Parkı- Beşiktaş’ta bir adı da Dilek Sabancı Engelliler Parkı. Burada engelli bir kişi hiçbir sıkıntı yaşamadan çok rahat tek başına dolaşabiliyor. İçeride tekerlekli sandalyeli engelli kişinin sandalyesi ile sallanabileceği salıncak bile var. Parkın içindeki rampaların seviyesi öyle güzel ayarlanmış ki tekerlekli sandalyeyi sürerken hiç zorlanılmıyor.
Dilek Sabancı Parkına vardığımda bir süre aşağıda birinden yardım istemek için bekledim ama kimse ortada görünmüyordu. Bunun üzerine Türkiye Sakatlar Derneği Başkan yardımcısı arkadaşım Binnur Semiz’i cepten aradım. “Geldim ama yardıma ihtiyacım var” dediğimde “hemen birini gönderiyorum” dedi. Birkaç dakika içinde gelen yardımcı arkadaşın bagajdaki tekerlekli sandalyeyi bana vermesi ile sandalyeme geçip oturdum ve etkinliğin yapıldığı yere birlikte gittik.
Atölyenin girişindeki açık alanda Binnur’cuğumun evde yaptığı birbirinden lezzetli güzel kurabiyeler, her çeşit içecekler ile uzunca bir masada ikramlar yer alıyordu. Yeni arkadaşlarda vardı daha önceden tanışmadığım, daha önceden tanıdığım dostlarda. Sohbet ettik bu arada misafirler gelmeye devam ediyordu.
Atölyeleri gezmeye başladık. İlk durağımız olan Ritm Atölyesinde uzunca bir zaman eğlenceli vakit geçirdik. Enstrümanlar yerleştirilmişti içeriye aletleri tanımak için bakınırken hoca geldi ve bize bunların nasıl kullanıldığı ile ilgili bilgiler verdi. Sonra hep birlikte (7-8 kişiydik) kısa bir konser verdik. Ben tef, piyano çaldım. Darbuka, davul her enstrümanın nasıl çalınacağı ile ilgili bilgiler kısaca aldık. Biraz ara vermek için tekrar dışarıya çıktıktan bir süre sonrada başka bir grup arkadaşın aynı şekilde öğrenip verdiği konseri dinledik. Sonra üst taraftaki dans derslerinin verileceği Dans Atölyesine gittik. Orda da önce ısınma egzersizleri yaptık ve sonra da salsa dansı ile ilgili figürler öğrenip bunları yapmaya başladık. Çok eğlenceliydi.
Eğitim verilecek atölyeleri gezip buralarda verilecek eğitimler ile ilgili bilgiler aldık. Kayıt yapmaya gelen öğrencilerin kayıtları alındı. Talep çok fazla engellilerin ve sosyal dezavantajlı gençlerin sanata ilgisinin çok fazla olduğunu gördük. Böyle bir eğitimin verilecek olmasından dolayı yüzlerindeki mutluluğu görmek ise ayrı bir güzellik.
Düşler Akademisinin 3.dönem sürecek eğitimlerini kaçırdım diye düşünmeyin. Eğitim atölyeleri büyük ve herkesin bu eğitimlerden faydalanması düşünülerek uzun bir zamana yayılmış. Sizde kendinize uygun olan dönemi seçip bu eğitimlerden faydalanabilirsiniz. Eğitimler 1.Dönem:15 Kasım-28 Şubat, 2.Dönem: 01 Mart-30 Haziran, 3.Dönem:01 Temmuz-30 Ekim www.duslerakademisi.org, www.dreamsacademy.org web adreslerinden de detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Tüm düşlerin gerçekleştiği bu akademiye katılan herkese başarılar diliyorum. Emeği geçen herkese de teşekkürler. Çok güzel düşünülmüş yerinde bir proje umarım birçok gencin içindeki umutları gerçekleştireceği hoş bir başlangıç olur.
Saygı ve Sevgilerimle,
Selma Gürbey Taşdelen
17.11.2008