Engelliler ve Yaşam
   
 
  Engelli Olmak
Kim isterdi, dünyaya engelli gelmeyi
 
             Merhabalar.
Bu yazımda engelli gözüyle, duygularımı paylaşmak istedim.
Onların bir nevi de olsa duygularını aktarmak adına.
 
Çünkü onların buna çok ihtiyacı var.
Çünkü sevilmeye birer, birey olmak hakları ama itilip kakılmadan…
Kim isterdi ki bir orman yangının da, kanadı kırık - uçamayan bir kuş misali olmayı.
Kim isterdi ki, göçüğün altında kaçamadan durmayı ve dünyaya engelli bir çocuk olarak gelmeyi yada sonradan bir kaza kurşunuyla bir trafik kazsında veya da beklenmedik biranda nedensiz, çaresizce bir hastalıkla engelli olmayı!
Hiç kimse dediğinizi duyar gibiyim sanki !
 
Hiç kimse, evet hiç kimse istemezdi!
Tıpkı onlar gibi, tıpkı yarın bizleri nerelerin beklediğinin belirsizliği gibi, üzgünüm beni belki kötü bir yorumcu olarak da görüp düşünenler olacaktır ama ben onlardan farklı olduğumuzu sanmıyorum…
 
Birçoklarımız, bu gün iyiyiz derken! Kör, topal, sağır gibi sayarsak vs. vs. örnekleri çoğaltabiliriz ancak: bütün bunlar, yaşama katılmalarına engel teşkil etmemeli. Bu kişiler kendilerinden çok ona, seni seviyorum diyenleri severler ve düşünürler, içten, zararsız ve riya gözetmeksizin. Tek düzen halindeki gidişata alışmakmış engellenmek (engelli olmak).
 
Yüreğini en kuytu köşelere atmakmış, engellenmek.
Çaresizliğin bedelini ödemekmiş, dışlanmakmış engellenmek.
Her gittiği yerden çaresizce elleri boş dönmekmiş.
Sessizce beklemeye alışmakmış, engellenmek. (engelli olmak).
Birçok kişinin içinde yapayalnız olmak, elinden tutulmasına muhtaç olmakmış, engellenmek… (engelli olmak).
Bir hoşgörüyü, bir tutam sevgiyi sabırla beklememiş, engelli olmak.
Belki de, sonu olmayan bir beklentiymiş ve avunmakmış, engelli olmak.
Belli, belirsiz gelgitlermiş, alev, alev yanmakmış, engelli olmak.
Ve sonunda zorda olsa, imkânsız da görünse kabullenmekmiş, alışmakmış galiba, engelli olmaya!
 
 Dünyadaki her şeyin…
Her kişinin, her yaratılanın bir yaratılış gayesinin olduğu gibi, neden BEN derken bir daha düşünmeliyiz ve bu sorunun yerine… Toplumun bizlere yüklediği çoğu anormal kalıplaşmadan çıkarak, farklılıklarımızı kabul ederek kendimizin birer, birey olduğunu göstermeliyiz.
 
Diyebilmeliyiz ki!
Bari siz engel olmayın! engellilere acıyarak bakmayın, onlara acıdığınız için değil sevdiğiniz için yardım edip, elinizi uzatın onları küçük görmeyin, onlarda bir birey olmaya ve sevmeye, sevilmeye haklarının olduğunu düşünün.
Çünkü kendimiz için, her şeyin  en iyisini en güzelini isterken; Kendimiz için birçok şeyi isteyip yerine gelmesi adına mücadele verirken, onları hep unuturuz bir köşelerde görmek hatırlamak istemeyiz zaman gelirde…
 
Çünkü toplum olarak, onları anlayıp - tanımaya çalışmak yerine görmezden geliriz çoğu zaman, itici gelirler kimilerimize.
Tıpkı bu gün birçoklarınızda olduğu gibi; Benimde, onunda bir hayatımız vardı, İçinde neşe olan, sevinçleri – koşuşturmaları olan, gerek gözleri gülen, gerekse yaşaran acıyan! Elleri iş tutup, ayakları yol kat eden.
 
 
Hayatın çekilen çilelerini, savaşları, yokluk içinde kıvrananları zorluk ve acımasızlığı yeterince bizlere engelken.
Bir de fiziki bir engel ağırlını koyuyor bizlere…
Bunun için önümüzdeki kaldırılabileceğiniz engellerimizi kaldırmakta… Bizlerle olarak ellerimizden tutmanızı istiyoruz, bizleri bu zorlu yolda bir başımıza bırakmayın istiyoruz…
Okurlarımıza kucak dolusu sevgiler sunuyoruz…
 
               
                                                                                              Aysel oturak
Selma Gürbey Taşdelen
 
17.10.1970 İstanbul/Şişli doğumlu Selma Gürbey Taşdelen, 1983 yılında geçirdiği ameliyat sonucu, ortaokul son sınıfa geçtiği yıl %80 engelli olmuştur.
*
Engellerden dolayı okulu yarım bırakmak zorunda kalmıştır. Fakat 1995 yılından sonra iş hayatının içine girmiş, çalışırken bir yandan da dışarıdan okulunu okumuştur.
*
Anadolu Üniversitesi AOF Halkla İlişkiler mezunu ve Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi son sınıf öğrencisidir.
*
Kamuda Halkla İlişkiler Uzmanı olarak çalışmaktadır.
*
Evli ve bir çocuk annesidir.
*
Tekerlekli Sandalye kullanıyor olmasına rağmen sosyal hayatın içinde aktif olarak yer almakta ve kendi gibi engelli arkadaşlarına yardımcı olma gayretiyle birçok sosyal doku projesi içerisinde yer almaktadır.
Emine Zaimoğlu Yapıcıer
 
Emine Zaimoğlu Yapıcıer 21/12/1971 doğumlu. Nişantaşı Rüştü Uzel Kız Meslek Lisesi resim bölümünü okudu. Resime olan düşkünlüğü çocukluk yıllarında başladı duygularını iç dünyasındaki heyecanını tuvale yansıtarak kendini ifade etti. Konuşmadan anlatabileceği hislerini mutluluğunu bazen de içindeki kaosu hayata haykırabileceği tek araç olarak gördü. Asrın çocuk evinde iki dönem resim öğretmenliği yaptı. Türkiye genelinde yapılan resim yarışmasında okuluna birçok ödül kazandırdı.
*
% 60 görme kaybı yaşayınca hayata ve tüm çevreye küstü ,onu tuvale bağlayan yegane neden doğanın renklerini silik görmek hissettiği en kötü duyguydu. Çok değerli arkadaşlarının ve ailesinin yardımıyla seramik yapmaya başladı. Bu yeniden hayata başlamanın ilk adımı oldu.
*
Birleşik Fon Bankasında çalışan Emine Zaimoğlu hem iş hayatındaki başarısı hem de hafta sonları kendi geliştirdiği yöntemle resim yaparak tüm olumsuz düşünceleri yok edileceğinin bir örneği olarak kendini gösteriyor.
*
Hayatta başarılamayacak hiçbir şey yoktur sadece yaşamı sevmek gerekir diyen sanatçının asıl amacı resimlerin satılıp; bunların gelirini görme engelli olan sağlığına kavuşabilecek maddi durumları olmayan ailelere yardım edebilmek.…
*
”Bir kitapta sen oku” kampanyasında kendi seslendirdiği şiir,hikaye ve makaleleri bulunan sanatçı tüm duyarlı insanlara seslenerek ”bir kitapta sen oku” kampanyasına davet ediyor..
 
Bugün 2 ziyaretçi (50 klik) kişi burdaydı!
Engelliler ve Yaşam Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol