Hastanede yaşanılan bir otopark sorunu!
İstanbul’un en tanınmış fakülte hastanelerinden biri!..
saat sabahın 8:30’u!..
bir otomobil hastanenin içinde park yeri bulabilmek için dolanıp duruyor.
Bu büyük hastanenin içinde bir çok, başında görevli bulunan otopark mevcut, fakat bu otomobil yaklaştığı her otopark görevlisinden “yer yok!..” cevabını alarak geri çevriliyor.
Yarım saat boyunca muayene olacağı, Fizik Tedavi bölümünün etrafında otomobilini park edecek bir yer bulabilme umuduyla dolanıp duruyor, gittikçe çaresizliğe dönüşüyor umutları, umutsuzlukla yer bakıyor!
Yer yok diyorlar!..
Otopark görevlilerine durumunu izah ediyor, yardımcı olmalarını rica ediyor, fakat “yer yok veya burası doktorun, polisin, görevlilerin yerleri” diye boş gösterdiği yerlerden de geri çevriliyor.
Hiç muayene olmak için gittiğiniz bir hastanede otopark yeri bulamadığınız için ağladığınız oldu mu? Hiç kendinizi sırf bu yüzden umutsuz, çaresiz hissettiğiniz?
Yürüyen biri olsa bu hastaneye otomobili ile gelmeyecek fakat onun için otomobili bacaklarından farklı değil ki? Otomobili olduktan sonra her yere tek başına rahatça gitmeye başladı.
Otomobil ve tekerlekli sandalyesi ikisi de vücudunun bir parçası, yürümeyen bacakları demek!..
Otomobili zaman zaman tamir/bakım için serviste kaldığında zaten kısıtlı olan hayatı daha da kısıtlanmış olmuyor mu? Taksi harici diğer ulaşım araçları..., toplu taşıma araçları..., çoğu kullanabileceği gibi değil. Ayrıca toplu taşıma araçlarına kapısının önünde binemeyeceği için otobüs duraklarına çoğu yerde olmayan kaldırıma çıkış rampası, bozuk yollar, yüksek kaldırımlar, yokuşlardan dolayı ulaşmakta çok zor.
Otomobili olduktan sonra hayata daha rahat katılmaya başladı. Kapısının önünde aile fertleri tarafından bindirildiği otomobili ile, işine, okuluna, gezilere ve bugün olduğu gibi hastaneye yanında bir refakatçı arama gereği duymada gidebiliyor.
Yürüme engelli biri için otomobil demek bir anlamda hayat demek, çünkü hayatı otomobili ile birlikte yaşamaya başlar. İşte bu bazen insanı canından bezdiren otopark sorunları da olmasa!..
Doktoru ile olan randevuya gecikmiş, yarım saattir dolaşmasına rağmen park edecek yer bulamamış olmasına rağmen, hastane dışına park edip tekerlekli sandalyesi ile yokuşları aşıp muayene olacağı bölüme tek başına gelmesi de mümkün olmayan engelli şoför hayatının en mutsuz dakikalarını yaşıyordu!..
Bedensel yaşadığı bu engel haricinde dış çevrede karşılaştığı engeller olmadığında kendini son derece mutlu hissediyordu. Hatta engelli olduğunu bile unutuyordu.
Hayatını kolaylaştıran iyi yürekli birçok yardımsever kişi sayesinde hayatın içindeydi.
Alışveriş Merkezlerinde engelli park yerleri, hatta birçok hastanelerde ayrılan engelli park yerleri hayatını kolaylaştırıyordu ama bu hastanede engelli park yeri yoktu.
İyi yürekli yardımsever bir otopark görevlisi bu üzgün engelli şoföre kayıtsız kalamadı. Anahtarı ve otomobili teslim aldı, engelli şoförde yarım saat rötarla muayene olmaya gitti.
Çaresiz, mutsuz bir günü yine iyi yürekli bir insanla umuda dönmüştü. Hayatını böyle iyi yürekli insanlara borçluydu. Bir saat sonra muayene olduktan sonra otomobiline döndü, ayrılırken ona yardımcı olan o iyi yürekli otopark görevlisine yürekten teşekkür etti.
Bir daha yolunun bu hastaneye düşmemesi için dua etti fakat bunun mümkün olmadığını biliyordu. Hayatı rutin doktor kontrolleri ile devam ediyordu. Oradan ayrılırken bugünkü bütün olumsuzlukları unutup olumlu olan şeyleri düşündü, gülümsedi.
Sevgilerimle,
Selma Gürbey Taşdelen
|