ÖZÜRLÜLERİN SPORLA TANIŞMASI;
Özürlüler sporla tanışması, bununla ilgili müsabakaların başlamasına dünyaya göz atarsak 60 yıl, Türkiye için baktığımızda 15 yıl önce olduğunu görürüz. Özürlü insanlar için dünyada ciddi anlamda sportif çalışmaların başlangıcı 1 Şubat 1945 olarak kabul edilir. Yapılan ilk sporlar okçuluk, bowling, bilardo ve masa tenisi olmuş daha sonra polo, tekerlekli sandalyede basketbol, kısa bir süre sonra diğer spor dalları eskrim, cirit, gülle, tekerlekli sandalye yarışı (Maraton), tekerlekli sandalye ile slalom yarışı, torball, goalball, yüzme ve halter spor dalları katılmıştır. Özürlüler çok kısa zamanda sporda başarılı çalışmalar göstermiş ve olimpiyatlara da katılmaya başlamışlardı.
Ülkemizde 21 Kasım 1990 tarihinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu (TÖSF) kurulmuş ve böylece 45 yıl sonra Türkiye’de dünyaya ayak uydurmuş özürlüler sporla tanışmışlardır. Dört özür grubunu da kapsayan federasyon 2000 yılında bölünerek dört özür grubu için de (görme, işitme, zihinsel ve ortopedik ) ayrı ayrı federasyon oluşturulmuştur.
Özürlünün başarılarını duyurmayı hedefleyen Spor Kulübümüz sporla özürlüyü rehabilite etme amacındadır. Sporda kazandığı deneyimi iyi bir idari anlayış ile genç ve yaratıcı bir ekibin sinerjisiyle hayata geçirme gayretindedir.
NEDEN SPOR?...
Kişisel bütünlükte spor çok önemli bir rol oynamaktadır.
İnsan organizması uygarlık geliştikçe daha az hareket etmek zorunda kalmaktadır. Hareket azlığının organizma üzerindeki olumsuz etkileri düşünülmeden, her geçen gün yeni bir alet geliştirilmektedir. İnsanlar, rahatlığımız için deyip, bu aletleri kapışmaktadır. Spor fiziksel bir özüre sahip olan yada olmayan olsun herkes için olmazsa olmaz bir şey.
Biz yalnızca özürlü kişilere spor yapın demiyoruz özürlü olmayan kişilerinin de özürlüleri örnek alarak spora yönlenmelerini ummaktayız. Özellikle her gün teknolojik bir ürünün piyasa sürüldüğü şu aşamada maalesef insan yaşamını sürdürmek için çok daha az hareket eder duruma gelindiği, günümüzde bu az hareket, pek çoğumuzun farkına varmadan yakalandığı yeni bir hastalığın doğmasına neden olmuştur.
Bedensel özründen dolayı hareket azlığını en çok yaşayan kesim özürlülerdir ve onların mutlaka spor yapması gerekmektedir. “Bu söz edilen hastalık özürlü kişileri daha çok tehdit ediyor durumdadır.”
Beden sağlığınızı korumak için spor...
Bu hastalık grubuna Hypokinetic Disease (hareket azlığı hastalıkları) adı verilmektedir ve bu hastalıklar günümüzde en çok can alan, bir hastalıklar grubudur. Kalp-Damar hastalıkları bu grubun başını çekiyor. İşte, bu hareket azlığı ile başa çıkmak, insanın yaşam kalitesini yükseltmek, insanı fiziksel anlamda günlük yaşamdaki etkinlikleri daha kolay yapar hale getirebilmek amacıyla “beden sağlığınızı korumak için spor” olgusunu düşünülmüştür. Zaten bu olgu çeşitli dönemlerde ve kültürlerde farklı isimlerle uygulanmaktadır “yaşam boyu spor”,“herkes için spor”,“sağlık için spor”, “kitle sporu” gibi adlarla anılmaktadırlar.
Fakat özellikle özürlü bir bireyin bedenini korumak için spor yapması zaruridir. Tekerlekli sandalyede devamlı oturan bir özürlü beden hareketsizliğinden dolayı yana doğru yamulmakta, bacaklar, kollar incelmekte, bel ağrıları çekmekte kasları erimektedir. Görme özürlü kişilerde de yanlış vücut duruşlarını sık sık görmekteyiz, zihinsel özürlü kişilerde aynı şekilde vücutlarını kullanamadıkları için sağlıklarını her geçen gün daha da kaybetmeye başlamaktadırlar.
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, spora başladıktan sonra sandalyede oturan özürlü kişilerin daha dik oturduğu ve sandalyesini çok daha güzel kullandığı, görme özürlü kişinin bedenini kullanmayı öğrendiği, zihinsel özürlü kişinin de doğal bir şekilde fizik tedaviye ihtiyaç hissetmeden sağlığını koruduğu görülmüştür.
Özellikle özürlü bir kişiyi spora başladıktan bir süre sonra gördüğümüzde inanılmaz bir şekilde değişmiş olduğunu, kendine güvenli, yüzünde huzurlu bir gülümseme, bağımsızlığını kazanmış yani kısacası hayatın içinde yer alan mutlu ve huzurlu bireyler haline gelindiği görülmektedir. Bu da göstermektedir ki, spor özürlünün hayatın içinde yer almasını sağlayıcı önemli bir faktördür.
Bedensel farklılığın, hayatın içindeki diğer kişilerden farklı olan yanların, eksik olarak görünen-negatif bulunan özellikleri değiştirmek ve en başta özürlünün kendisine sonra çevresine farklı yanlarını göstermek özürlünün başarma ve azmi göstermesi için ona sunulmuş bir fırsattır spor yani özürlü için spor olmazsa olmazdır.