BİTMESİN UMUT, GİTME VE PERDE!...
Engelli arkadaşlarımdan engelleri ile ilgili yaşadıkları anılardan oluşan maillerden bir özet yapmak (dün neydi bugün ne oldu) ve bu yazıda biraz olsun engellilerin sıkıntılarına yer vermek istedim. Engellilik onların önüne ne tür engeller çıkardı.
Bitmesin Umut diyorum, Gitme Umut, Hayat bir tiyatro hepimiz bize düşen rollerimizi oynuyoruz İşte Perde;
Svm: 20 yaşında trafik sonucu kolunu kaybetmiş, kendine geldiğinde ilk üzüldüğü şey evlendiğinde eşine sarılamayacağı olmuş. Daha sonra bunun öneminin olmadığını görmüş. Kaza sonrası Hastaneye ziyaretine gelenlerin hep sol koluna bakması önceleri rahatsız etmiş onu fakat zamanla kolunun yokluğuna alışmış.
╬Şimdi engelli olmayan bir eşi var 8 yıldır süren mutlu evliliğinde engelinden kaynaklı bir sıkıntı yaşamıyor.╬
Mhmt: Sağlam insanlarla imtihana girdim. 500 kişide 2. oldum. Önce iş için doktora gönderdiler. 1 yıl sonra iş için çağrıldığım halde doktor önyargılı davrandı “memur olamaz” dedi. Sınavımı iptal ettiler. Hakkımı aradım. İşçi bulma kurumu vasıtasıyla aynı işe başladım.
╬Şimdi bu iş yerinden emekli olmuş kendini sosyal çalışmalara adamış hayata umutla bakan biri ve hayatı yaşamasına engeli engel olmamış.╬
Brk: Kayseri atletizm de 3.oldum (Görme 200 metrede) Kürsüye çıkmanın güzel duygularını yaşadım. Bir engelli olarak orada olmaktan dolayı onur duydum.
╬Halen bir işi olmamasına rağmen, spor kariyeri ile hayatına devam ediyor ve bir gün bir iş bulma umudunu sürdürüyor.╬
Fth: Okulda 5 sene boyunca teneffüse çıkamadım. Öğrenciler her beni gördüklerinde “deli deli ” diye dalga geçiyorlardı. Bu yüzden ilköğretim hayatım pek güzel geçmedi.
╬Mental bir engele sahip olmasına rağmen tanıdıkça aslında birçok şeyi yapabildiği anlaşılıyor. Buna rağmen ve tüm uğraşmalarına rağmen bir iş bulamadı. Gönüllü çalışmalara katılıyor.╬
Trkn: Böbrek rahatsızlığım için hastaneye yatmıştım. (Diyaliz olmak için) Hastahane de doktor gözetiminde olmama rağmen aldığım ilaçlardan kulaklarımda sağır oldu. Odamdaki diğer kızın ilacını kestikleri halde benimkine devam ettiler. Doktorlarla konuşmak istedim ama benle ilgilenmediler. Bir süre daha hastanede yattım, oradaki diğer asistan “sen kulaklarını kes at artık işe yaramaz” dedi. Şaka yaptı herhalde ama benim acım henüz yeni olduğu için içerlemiştim.
╬Bugün halen böbrek hastası olarak yaşamını sürdürmekte ve hala hayata karamsar bakmakta. Yaşam bazılarına cömert davranmıyor.╬
Glsr: İlkokul 4.sınıf öğrencisiyken bir erkek arkadaşla tartışmıştık. Bana sinirli anında ‘Sen körsün!’ diye hitap etmişti. Hayatımda ilk defa bir kişi benim yüzüme engelimi vuruyordu. Tek gözümde küçükken geçirdiğim kazadan dolayı göremiyordum ama diğer gözümde herhangi bir sorun olmadığı için engelimden kaynaklı bir sorun yaşamıyordum. Bu olaydan sonra tanıştığım her insan hakkımda ne düşünüyor diye endişe duymaya başladım. Uzun bir süre içime kapandım. Bu olaydan sonra bir engelli olduğumu fark ettim.
╬Şimdi evlilik hazırlığı yapan, işinde başarılı, üniversite okumuş bir genç bayan.╬
Hdye: Ben epilepsi hastasıyım. Tek başıma sokağa çıkamıyordum. Bir gün annem rahatsızlandığı için ben pazara gitmek zorunda kaldım. Eve dönerken nöbet geçirdim ve titremeye başladım. Herkes başıma toplandı. Kızın birisi “Taksi çağıralım!” dedi. Oradan geçen bir başkası “Bu kıza yaklaşmayın cin çarpmış!” diye bağırdı. Bir başka kişi “korkma korkma annen seni hastaneye götürür...” dedi. İnsanların ne yapacağını bilmeden bilinçsizce davranmaları beni olumsuz etkilemişti. Bundan dolayı tek başıma dışarı çıkmaya korkuyordum.
╬Şimdi çalıştığı bir işi, bir çok arkadaşı var tek başına korkmadan dışarı çıkıyor.╬
Şhrbn: Ramazan ayının bir günü duraktan eve doğru gidiyordum. Yanımdan bir kamyon geçerken durdu ve şoför avucuma parayı sıkıştırıp gitti. Neye uğradığımı şaşırdım... Eve gittim ve sıkı sıkı tuttuğum parayı büyük bir hırsla yere fırlattım. Ağladım... Parayı verip uzaklaşırken ki şoförün sesi kulaklarımda hala çınlıyordu. “Ramazan fitresi veriyorum!” İlk defa böyle bir şey yaşadım. Özürlü olduğum bir tokat gibi yüzüme vurulmuştu. Bu sözel acımaktan daha ağır geldi bana.
╬Gözlerindeki ışığı ilkokul yıllarında kaybetmiş, hayatı o zamanlar gördüğü gibi hatırlayan, engeline rağmen üniversiteyi bitirip psikolog olmuş, görme engelli çocuklara eğitim veren bir eğitmen olarak faydalı olan son derece güzel ve zeki bir bayanın geçmiş yıllarda içini acıtmış bir anısı.╬
Tln: Bir gün turnedeydik ve Balıkesir Şan Sinemasındaydık. Salon ful doluydu. Salonda hiç ses yoktu. Oyun bir Amerikan Komedisiydi. Oyunun bir sahnesinde ışık sönüyordu. Tekrar yanıp benim tekrar sahnede olmam gerekiyordu. Işık söndüğü zaman ayağımı boşluğa basıp yere yuvarlandım. Oturan bir seyircinin ayağına yapıştım ve ben ayağına tutunarak ayağa kalktım. Ayağım sakat olduğu için neredeyse hiç kalkamayacağımı sandım. Bu arada hiç kimse düştüğümü fark etmemişti. Işık tekrar yandığında ben hiçbirşey olmamış gibi salondan sahneye geldim ve oyuna devam ettim. Hiçbir oyuncu ve seyirci farkına varmadı. Oyun zannettiler!...
╬Tiyatro eğitimleri veren tiyatro aşığı bu bayan engeliyle espiri geçerek mutluluğu yakalamayı öğrenmiş.╬
Şhn: Uçan bir balonum vardı. Bir anda elimden kaçtığını fark ettim (hissettim) ve onu yakalamak için zıpladığımda kendimi yerde buldum. Meğer gördüğüm bir rüyaymış.
╬Görmemek ile ilgili espriler yaparak gülüyor ve güldürüyor. Bütün engelliler karamsar değil mesajı veriyor.╬
Slm: İlkokul 3.sınıfa geçmiştim. O yaz başka bir muhite ki eve taşındığımız için bende başka bir okulda öğrenimime devam edecektim. Okula gittiğimiz ilk gündü, çok kalabalıktı sağa sola koşturuyor, yeni tanıştığım arkadaşlarla konuşuyordum. Hızla koşmaya başladığım bir anda kolundan özürlü bir kişiye çarptım ve yere düşürdüm. Ben bu duruma o kadar çok üzüldüm ki, başım döndü bayılacak gibi oldum. Onu her gördüğümde utanıyordum yüzüne bakamıyordum. “Eğer çarptığım kişi özürlü olmasıydı bu kadar üzülür müydüm diye bilmiyorum” sanırım üzülmezdim. Daha öncede buna benzer bir durum yaşamamıştım. 9 yaşlarındayken arkadaşlarla oyun oynarken aramıza aldığımız koltuk değnekleri ile yürüyen bizden birkaç yaş büyük arkadaşımız ile aramızda oyun esnasında bir anlaşmazlık çıkmıştı ve ben onu hafifçe ittim fakat o yere düştü. Bir an için onun engelli olduğunu unutmuştum. Özür dileyip yerden kalkması için yardımcı olmak istediğimde yardımımı istememişti. Sanıyorum onu utandırmıştım ve bana çok kızmıştı. Yardımımı ve özrümü kabul etmedi; ayağa zorlukla kalkıp yüzüme bile bakmadan arkasını dönüp gitti. Daha sonra onu gördüğümde benimle konuşmadı. Şu an özürlüler konusunda ne kadar bilinçsiz olduğumu görüyorum. Çocukluk işte!...
Üşüyorum...
Üşümem soğuktan değil.
Etrafımda binlerce insan
Ne olur kaçırma gözlerini
Uzat bana ellerini.
Başı boş esiyor rüzgar.
Bakma öyle
Farksızım, bende senin gibiyim yaşam denilen bu oyunda.
Hep bir umut ararken çıktığım yolda
Dışlananlarla yalnız kalıyorum,
Tek başıma.
Yalnız değiliz ikimiz aslında,
Ben sen gibiyim sen de ben...
Büyük gibi gözüken bu dairesel şekilde
Muhteşemliklerin figüran kaldığı,
Mutsuzlukların kimi zaman baş rol oynadığı,
Kimi zaman da isteksiz,
rollerin değiştiği,
asla noktayı getiremediğimiz adı “çıkmaz” olan bir yerdeyiz belki de.
Ne farklı bir güneşle uyanıyoruz sabaha ne de farklı yıldızlarla dalıyoruz alacakaranlığa.
Ve daldığımız anda karanlığa, tüm olumsuzlukların bir deri misali vücudumuza yapıştığını düşünüyoruz çoğu zaman.
Aslında fark edemediğimiz tek şey şüphesiz,
Oyuncu yaşamın bize sabır isteyen bir oyun oynaması.
Bugün sizi karanlıktan çıkartmak için geldim aydınlığa.
Teklifimi kabul eder misiniz?
Ya siz?
Şimdi ben de şüphesiz oyunculuğumla elimi uzatıyorum sizlere.
Dalmamak için alacakaranlığa, daha güzel bakabilmek için güneşe.
Rol dağıtıyorum şimdi hepinize birer birer.
Oynar mısınız?
Oyunun adı umut.
Replikleri hazır.
En güzel repliği ise “Bitmesin Umut, Gitme”
Ve perde!... |